Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ’nün darbe girişimi sonrasında akademisyenlere yönelik başlattığı soruşturmalar kapsamında 26 sanığın iddianamesini hazırladı. Bu sanıklardan bir tanesi ise gizli tanık olarak Fethullahçı Terör Örgütü’nün “kripto” üyelerinin ne şekilde yetiştirildiğini ve birçok kişiyi de tehdit yoluyla bu örgüte nasıl üye yapıldığını anlattı. İşte gizli tanığın ifadesinin detayları…
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ’ye üye olan akademisyenlere yönelik yaptığı soruşturmalar dahilinde 26 sanığın iddianamesini hazırladı. Tutuklanan sanıklardan bir tanesi ise gizli tanık olarak ifade verdi ve okula başlangıcından akademisyenliğe kadar geçen süreçte örgüt adına tanık olduğu her şeyi ifadesinde anlattı. Örgütsel faaliyetlere evlerde başlandığını söyleyen gizli tanık, iyi puan alanlara da okullardan indirim kazanıldığını belirten mektuplar gönderildiğini belirtti. Ayrıca da İngilizce bilmeyenlere hazırlık okutulmadığını söylerken, soruların cevaplarının verildiğini ve öğretmenlerin de sınav kağıtlarındaki eksikleri tamamladığını da belirtti.
Gizli tanık akademisyenlerin nasıl yetiştirildiğine dair açıklamalarında ise şu ifadelere yer verdi:
"Kaldığım okulun yurdu dışında birkaç tane daha evi vardı. Giriş çıkışına izin verilmeyen eve giden ve bazı zamanlarda kalan kişilerin daha sonra polis akademisini kazandığına şahit oldum. 2003-2006'da öğrenim gördüğüm okulda okuyan ve polis akademisini kazanan kişilerin belirttiğim şekilde özel eğitim aldığını düşünmekteyim. Derecelik öğrencilere daha özel muamelede bulunuluyordu. Kendisini Fetullah Gülen'in yeğeni olarak tanıtan bir kişi, belletmenlerin başı gibi çalışıyor, adeta ilahlaştırılan Gülen'in kitaplarının okunması, CD'lerinin dinlenilmesi konusunda ciddi baskılar yapıyordu.
Örgütün sohbet olarak nitelendirdiği programa TÜBİTAK'ta proje onaylayanlardan biri de katıldı. Bu kişi, TÜBİTAK projeleriyle ciddi anlamda hibe alınabildiğini, bu şekilde hem proje yapanların hem de cemaatin maddi gelir sağladığını ifade etti. Fakültemizdeki FETÖ üyelerinin yaptığı TÜBİTAK projeleri ve bu projeleri onaylayanların ciddi anlamda araştırılarak incelenmesi, örgütün üst hiyerarşisinin çökertilmesi ile yolsuzluklarının ortaya çıkartılması bakımından önemlidir.
Yanına gittiğim soruşturma savcısı, ellerinde henüz cezai dosya olmadığını, idari soruşturma sonrası dosyanın tarafına geleceğini belirtti. Bu ifadenin bugüne kadar gecikmesinin en önemli sebebi, bu süreçte bir örgüt olduklarına kesin olarak kanaat getirdiğim bu kişilerin şahsıma, eşime ve aileme ilişkin yaptıkları tehditlerinden kaynaklanmaktadır.
İfademi örgüt üyelerince şahsıma, eşime ve aileme ilişkin yapılan tehditler nedeniyle geciktirdim. Bu ifadeyi üç ay önce vermek istiyordum ancak babama iftira atılacağı, konuşmam durumunda aleyhime şikayetlerde bulunulacağı, gerekirse hayati anlamda sıkıntılar yaşayacağım gibi tehditlerde bulunuldu hatta ifademde bir kişinin adını geçirmem halinde eşim hakkında asılsız şekilde FETÖ'cü olduğuna ilişkin iftira niteliğinde şikayette bulunulacağı tehdidi yapıldı. Söz konusu akademik endişeler nedeniyle 17-25 Aralık sürecinden sonra 4-5 defa katılmak zorunda kaldığım programlarda sohbet grubunun küçüldüğünü gördüm. Akademisyenlik hayatında oldukça başarısız olanların söz konusu alımlarda orantısız ve hayatın akışına aykırı şekilde çok yüksek puanlar aldığı açıktır.
Bir öğretim üyesi, doktorasını verdiği gün araştırma görevlisinin başkanlığında kaldığımız evde okulumuz hocalarına kuzu ikram edildi. Hangi hocaların geldiğini görmemem için eve geç gelmem istendi."