Kayseri'de 12 yıl önce sır dolu şekilde ortadan kaybolan 16 yaşındaki Filiz K.’nın eniştesi tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Küçük kızın öldürüldüğünü belirlenmesinin ardından gözaltına alınan enişte, baldızını nasıl doğduğunu ve cesedini araya nasıl sakladığını detaylı olarak anlattı. O dönem 16 yaşında olan kızın yaşadığı dehşet de böylelikle ortaya çıkmış oldu.
Kayseri'de 17 Eylül 2006 tarihinde evinden ayrılan Filiz K. 12 yıldan beri bulunamıyor orada. Kayseri Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği tarafından özel bir ekip kurularak yapılan Araştırma sonucunda Filiz'in Vahşi bir cinayete kurban gittiği ortaya çıktı. Faili meçhul cinayeti çözen ekip, katilin Filiz'in ablasının eşi olduğunu belirledi. Sorguya alınan enişte ifadesinde cinayeti itiraf etti ve detayları anlattı.
“KAÇMASIN DİYE BAĞLADIM”
Cami enişte ifadesinde Filiz K.’nın zaman zaman evden kaçtığını ve Böyle zamanlarda da kendisini aradığını söyledi. Yine evden kaçan küçük kızın kendisini aradığını söyleyen enişte, Nevşehir'de olduğunu ve Antalya'ya gideceğini söylediğini iddia etti. Filiz'den nerede olduğunu öğrendiğini söyleyen enişte, buraya giderek kızı eve dönmesi için ikna etmeye çalıştığını söyledi. Daha sonra küçük kız arabasını alan ve Kayseri'ye getirirken yolda kırsal bir alanda su kenarında durup hem yürüyüş yaptıklarını hem de konuştuklarını söyleyen enişte ifadesinin devamında, 'Filiz 'Sen beni aileme götüreceksin' diyerek yanımdan kaçmaya çalıştı. Kolundan tutarak engelledim. Gezerken su kenarında bulduğum ve Filiz kaçarsa ellerini bağlarım diye gizlice cebime koyduğum ipi çıkarıp iki kat yaptıktan sonra Filiz'in kollarının üstünden, göğüs hizasından bağladım ve ipi kendi omzumdan ön tarafıma alıp sürükleyerek yoldaki araca doğru götürmeye başladım. Filiz gelmemek için direniyordu. 'Bırak beni' diye bağırıyordu. Ancak ben dönüp hiç bakmadım.' dedi.
'İP BOĞAZINA ÇÖKTÜ, DİLİ DIŞARIDAYDI'
Cani enişte ifadesinin devamında, “Bir müddet sonra sesi kesildi. Ağırlaşmaya başladı. Ben direndiğini düşünerek sürüklemeye devam ettim. Bu şekilde yaklaşık 30 metre ilerledik. Daha sonra ellerinin yana düştüğünü gördüm. Dönüp baktığımda ipin boğazına oturmuş olduğunu, yüzünün morardığını ve dilinin dışarıda olduğunu fark ettim. Hemen boğazından ipi çıkardım. Ne ses, ne nefes ne de hareket vardı. Yüzüne su serptim, göğsüne masaj yaptım ancak bir tepki duymadım. Boynu istemsiz olarak sağa sola hareket ediyordu.
“BAŞI YOKTU, KARNI YARILMIŞTI'
'Panikleyerek ne yapacağımı bilemez hale geldim. Çünkü Filiz'in öldüğünü anlamıştım. Filiz'i bulunduğumuz yerden bir metre aşağı yuvarladım. Otları üzerine örttüm ve aracımla hızla oradan uzaklaştım. Kayseri’ye döndüm. Bu olaydan hiç kimseye söz etmedim. Biri bulur düşüncesiyle 10 gün sonra olay yerine gittim. Olay yerinde, Filiz'i koyduğum yere gittim. Cesedi buldum. Kafası boynundan itibaren yoktu. Ayak parmaklarının tamamı yenmişti. Bacak ve baldır kısımları parçalanmış ve yenmişti. Karnı sanki pençe ile açılmıştı. Filiz'i o halde bulduktan sonra onu kurt kuş yemesin diye bir yere koymayı düşündüm. Oradaki mağaralardan birini dolaşıp mağara ağzını kapatabileceğim bir yer belirledim. Kollarından tutup sürüklemek istedim ancak kolları kopacak halde olduğu için tekrar yere bıraktım. Eski bir mont buldum, üzerine koyup sürükleyerek cesedi belirlediğim mağaraya götürdüm.' dedi.
