İşte kadının anlattıkları;
“Hep son derece normal bir evliliğim olduğunu düşündüm. İlişkimiz yıllarca sürdü, ardından evlendik, çocuklarımız oldu. Kocam başarılı bir iş adamı. İşi nedeniyle çok sık seyahat ettiği için çocuklarla ilgilenmek benim çok zamanımı alıyordu. Kocam hafta sonları hep eve geliyor, evdeyken de mutlu görünüyordu. Gerçekte neler olup bittiğine dair en ufak bir fikrim yoktu.
Bir gün masasından bir şey almak için kocamın çalışma odasına girdim. Dizüstü bilgisayarı açık kalmıştı. Aslında hiç onu kontrol etmek gibi huylarım yoktu ama ekranda duran e-postaları arasından biri gözüme çarptı. Ertesi gün için Londra'daki bir otele rezervasyon yaptığı görülüyordu. Tam da o gün arkadaşlarımla kısa bir tatile gidecektim. Çok garipti, anlayamadım.
Bütün gün bu olay aklımdan çıkmadı. Cesaretimi toplayıp neden oda ayırttığını sordum. Yanıt vermedi bile.
Bu sonsuz sessizlik bana bir şeylerin yanlış gittiğini söylüyordu. Hissettiklerimi ona anlattıktan sonra kalktım ve sordum: "Neler oluyor böyle?"
Tam olarak ne dedi hatırlamıyorum ama bir başkasıyla görüştüğünü, üzgün olduğunu söyledi. Onu dinlemeye dayanamadım, sabahlığımı alıp orayı terk ettim, uzun uzun ağladım. Aşağı kata yanıma gelip karşıma oturdu. Bir süredir striptiz kulüplerine gittiğini, orada tanıştığı dansçılardan biriyle yakınlaştığını, odayı onun için ayarladığını söyledi.
Ona "yattınız mı?" diye sorduğumda, "Hayır" dedi ve sadece takıldıklarını söyledi. Ona inanmak istedim. Çok kızgındım ama bir tarafım da, "Peki, belki de bunu çözebiliriz. Bir orta yaş krizidir, bir anlık deliliktir" diyordu. Arkadaşlarımın ısrarı üzerine birkaç günlük tatil planından vazgeçmedim. Düşünmem için vakte ihtiyacım vardı.
Tatil boyunca arkadaşlarıma hiçbir şey söylemedim. Uyumuyor, yemek yiyemiyordum.
'ANLATTIKLARI ÖĞRENDİKLERİMDEN DAHA YIKICIYDI'
Eve döndüğümde uzun uzun konuştuk. Çok ağladım. Gözlerimin içine bakıp o kadınla sevişmediğini söylemesini istedim. Yapamadı. Aylardır süren cinsel bir birliktelikleri olduğunu itiraf etti. Ona bakıp "Bunca yıl nasıl sakladı, nasıl fark edemedim?" diye düşündüm. Tanıdığım adamın nasıl böyle bir şey yapabildiğini anlayamıyordum. Acımı hafifletmek için alışverişe sığındım. Sonra e-postalarını incelemeye başladım.
Bana söylediği tarihlerden çok daha öncesinde yapılmış başka otel rezervasyonları da vardı. Bazıları yıllar öncesine dayanıyordu. Bu, aynı kadın olamazdı.
Bir gün yürüyüşe çıktığımızda her şeyi bilmek istediğimi söyledim. O gün bir dönüm noktasıydı. Kredi kartı ekstrelerine, e-postalarının hepsine bakmakla onu tehdit ettim.
"Gerçekten her şeyi bilmek istiyor musun?" diye sorduğunda, çok daha büyük bir şeyle karşı karşıya olduğunu fark ettim. Anlattıkları öğrendiklerimden daha da yıkıcıydı.
Evliliğimiz boyunca fahişelerle birlikte olmuştu. Bazen saatlerce porno izlediğini, seyahatleri sırasında seks ve striptiz kulüplerine, bazen de seks filmi yayınlayan sinemalara gittiğini itiraf etti.
Kimseye hiçbir şey söylemedim. Bir iki arkadaşım sessizleştiğimi fark edip sorular sorduğunda, "Yorgunum, uyuyamadım, menopozdandır" gibi bahaneler uydurdum.
'KENDİME OLAN İNANCIM SARSILDI'
Yaşananlardan dolayı utanıyordum. Onlara anlatırsam benim hakkımda, Dan hakkında ne düşünürlerdi? Sanırım sahte bir evlilik yaşadığımızı, ya da onun için yeterince iyi, güzel, seksi olmadığımı düşünürlerdi.
Hep birçok insana göre çok daha kendine güvenen biri oldum. Her hafta manikür, botoks yaptıran bir kadın değildim. Orta yaşlı, topluca bir kadınım. Yaşlanıyorum, kırışıklıklarım var ama bana normal geliyordu. Ancak gerçeği öğrendiğimde kendime olan inancım sarsıldı, beraber olunacak kadar eğlenceli biri olmadığımı düşünmeye başladım.
Sonrasında daha çok makyaj yapmaya başladım. Hiçbir şey yiyemediğim için zaten kilo vermiştim. Yeni kıyafetler aldım, sık sık saçımı yaptırır oldum, hatta gidip botoks da yaptırdım.
Bir yandan psikolojik bir sorunu, bir hastalığı olduğunu, yardıma, hatta benim yardımıma ihtiyacı olduğunu düşünmeden edemiyordum.
Beraber gittiğimiz terapi merkezinde kocamın davranışının aslında seks bağımlılığı olabileceğini öğrendiğimde rahatladım.
"Harika, artık bu hastalığın bir adı var. Onda bir sorun var, bende değil" diye düşünüp kendimi rahatlatabilirdim artık.
Ancak bir gün terapiden sonra eve geldiğinde seks bağımlısı olduğundan emin olamadığını, belki de sadece yanlış seçimler yaptığını söyledi. Bunları duymak çok zordu.
Evlilik terapilerine başladığımızda ben gerçeği öğrenmeden önce bir karanlık tünelde yaşadığını ama bu sır açığa çıktığında, yalan söylemek zorunda kalmadığında tünelin sonunda ışığı gördüğünü söyledi.
Ona bakıp "Senin için sevindim ama ben zifiri karanlıkta yaşıyorum burada" demek istedim. Ben de büyük ve karanlık bir sırrı taşıyordum. Bu bana haksızlıktı.
Kimseye gerçekleri söylemedim çünkü insanlar birbirini yargılar, "Bu adam seks bağımlısı, herhalde kadınlara hiç saygısı yoktur" diye düşünürler. Dört duvar arasında ne olduğunu bildiklerini sanırlar.
Bu dönemeçten sonra birçok yönden evliliğimiz eskisine göre daha iyi oldu.
Biliyorum, delice bir şey bu söylediğim ama aylar süren terapilerle birbirimize duygularımızı anlatabilir, daha çok şey paylaşabilir olmuştuk.
Halen karamsar hissettiğim zamanlar oluyor ama genelde duygusal durumumun da ilişkimizin de bir denge tutturduğunu görüyorum.
ONU AFFEDEBİLİR MİYİM?
Bunu terapistlerle çok konuştum. Bende açtığı yara çok derin, onu asla affedebileceğimi sanmıyorum ama yine de onunla olmak istiyorum ve onu seviyorum. Hayat onunla daha güzel. Bu affetmek anlamına gelir mi, bilmiyorum.
Günün sonunda biz iyi bir ikiliyiz. İyi dostlarımız var. Beni sevdiğini bana sık sık gösteriyor. Çocuklarımızın gerçeği bilmesine dayanamazdım. Babalarına saygılarını kaybederlerdi. Üstelik kendi ailem de ona bayılıyor.
Sanırım siz de onunla tanışsanız, böyle bir şey yapmış olabileceğine inanmazdınız. Benim de bu kadar aptalca bir şey yapabileceğini düşündüğüm en son kişi, o olurdu.”